YENİ MÜSLÜMAN BİR GENÇ OLAN HAŞAYAR-I NEBİLİ İLE GÖRÜŞMEK (Bölüm 3)

66

Bahailik teşkilatı çeşitli süslemelerle ve göstermelik hareketlerle kendi üyelerini cezp etse bile ve onları elde tutup korumak için çeşitli yollara başvursa da akılı sahibi olan ve fitriyatına uygun düşünebilen kimseler, Bahailik fırkasında mevcut olan zıtlık ve çelişkileri görmesi onların kurtuluşu için aydınlık bir yol olmaktadır. Onlar bu çelişkileri gördükçe Bahailikten imtina etmektedirler. Haşayarı Nebili öyle bir gençtir ki onun büyükleri kaç nesil boyunca Bahai inancına mensup olmuştur. Buna rağmen onun anne ve babasının aydın ve açık fikirli olmaları Haşayar’ın kendi yolunu bularak Bahailikten ayrılarak Müslüman olmasına sebep oldu. Makalemizin devamında Haşayarı Nebili ile yaptığımız özel röportajı okumaya sizi davet ediyoruz.
Soru: İran’ının aleyhine mevcut olan ve sürdürülen sözde insan hakları laflarını göz önüne alarak şunu öğrenmek istiyorum: Sizin Bahai olduğunuz zamanda üniversitede ki eğitim hayatınız boyunca bir sıkıntınız var mıydı?
Cevap: Ben tahsil bakımından hiçbir sıkıntı veya zorlukla karşılaşmadım. Ben ilk ve ortaokulu devlete ait olan okullarda tamamladım ve lise derslerimi özel lisede okudum. Bu lisede tamamen dini ortam hâkim idi ve okulun müdürünün bazı akrabaları devlet mensubu insanlardı. Bu insanlar muhakkak Bahailik inancına karşı ve muhalif idiler. Ancak onların hiçbirinin ve bizim müdürümüzün de bana karşı olumsuz bir davranışı yoktu. Ben üniversiteye hiçbir sıkıntı olmadan rahatlıkla kayıt oldum. Hiçbir zaman ne sınıf arkadaşlarım ne de üniversite hocalarım benden uzaklaşmadılar. Çevremdeki diğer Bahailer içinde durum aynı idi.

Soru: Bahai bir ailede büyümenizle beraber hangi sebepler size Bahailiğin hak olmadığını gösterdi?
Cevap: Bahailiğin çok tekidi vardır ki çocuklar Bahai eğitimlerini görsünler. Çocukluk çağında böyle eğitimler asla mantıklı değil. Onlar sadece katı ve faydasız usullerdir. Çocukları Bahailiği tebliğ etmeye mecbur ediyorlardı. Ama Benim asıl sebebim Yüce Adalet evi idi. Benim adalet eviyle ciddi iki sorunum vardı: Birincisi Adalet evinin mekânıydı yani İsrail’de olması idi. İkincisi ise ki bunu daha etkili ve kuvvetli buluyorum: Adalet evinin bildiri tipleri idi. Adalet evinin bildirileri ve ilanları yüzeyseldi. Sanki onlar bir çocukla konuşuyor ve aldatmak istiyor gibiydi. Başka bir değişle Adalet evi kendi mensuplarını akıllı bir insan yerine koymuyor, bilgisiz ve düşünce sahibi olmayan insanlar farz ediyordu. Böyle bir durumda adalet evi onlara sadece emir etmeyi düşünür. Bende adalet evine karşı böyle bir düşünce oluşmuştu. Adalet Evi çok ilkel, çocukça ve değersiz bildirileri vardır. Hâlbuki ziyafetlerinde şöyle söylenir: Adalet evi üyeleri hatasız insanlardırlar. Ama Adalet Evi’nin bildirilerini okuyunca bunun aksine bir durum olduğu anlaşılıyor ve insanlara ahmakça emirler yüklenmeye çalışıldığı anlaşılıyordu. Sanki beni bir hayvan yerine koymuşlar. Toplumda ortaya çıkan herhangi bir konu hakkında bunlar görüşlerini açıklıyorlar. Yani hiçbir şey yok ki Adalet Evi bildiri vermiş olmasın. Hem de ilanları yorucu ve sıkıntı vericidir. Maalesef birçok Bahai arkadaşım hiç düşünmeden bu bildirileri kabul ediyorlar. Aslında Adalet Evinin dili aklını kullanmayan insanlara hitap ediyordu. Ama biraz eğitim görmüş insan biraz düşünürse onlardan bıkması kaçınılmaz olacaktır.

Soru: Acaba Adalet Evi halkın özel yaşamına da müdahale ediyor muydu?
Cevap: Adalet Evi hizmetçileri Bahai aileleri ve özellikle de aktif olan aileleri devamlı takip etmekteydi. Sürekli onlara, emir ettiğimiz işleri yaptınız mı, söylediğimiz kişilerle konuştunuz mu … gibi sorular sorulurdu. Bunlar istiyorlardı ki Bahai aileler devamlı etkili bir şekilde aktif olsunlar.

Soru: Ziyafetlerde kendi özel yaşamınızdan ve irtibatlarınızdan konuşuyor muydunuz?
Cevap: Evet. Onlar herkesi konuşmaya mecbur ediyor ve açıklamalar istiyorlardı. İşe gittiğimizde neler olduğunu, okulda hangi olaylar olduğunu söylememizi isterlerdi… ve benzeri şeyler. Arkadaşlarımız hakkında da bu soruları soruyorlardı. Bunu eğer tebliğ edilecek birileri varsa tespit etmek için yapıyorlardı. Hatta çocukları bile konuşturup sorguya alıyorlardı.

Soru: Sizin dediğinize göre sizde ilk olarak Adalet Evinin yerinin sıkıntılı olması bu inanca şüphe duymanıza sebep olmuş. Başka sebepleriniz neydi ve neden diğer inançlar içinden İslam dinini seçtiniz?
Cevap: Adalet Evinin zıtlık ve çelişkilerine ilaveten, Bahai teşkilatının üyeleri arasındaki rabıta ve irtibattan hiç hoşlanmıyordum. Onlar haddinden çok serbestiler. Yani kendi irtibatlarında hiçbir sınır tanımıyorlardı. Diğer taraftan söyleyebilirim ki benim ailem gerçek bir Bahai ailesi değillerdi. Onların daha önceki nesilleri bu inanca sahip oldukları için Bahai inancına sahipler denilmiş. Ama kuvvetli bir inançları ve itikatları yoktu. Annem ve babam bana, bir şey hakkında karar vermeden önce her şeyi etraflıca düşünmem gerektiğini öğretti. Beni serbest bırakarak kendi hatalarını tekrarlamamam için düşünmemi istiyorlardı. Kendileri Bahai inancında oldukları içinde benim de Bahai olmam gerekir diye düşünme derlerdi. Aksine kendin için doğru olanı bulmak için etraflıca araştırmamı ve düşünmemi isterlerdi. İşte bunların neticesinde ben İslam dininde olan değerlerin Bahailikte olmadığını gördüm ve İslam’ı seçtim.

Soru: Müslüman olmaya karar verdiğiniz zaman acaba size yardım eden kimse var mıydı?
Cevap: Babam ve annem yardım ettiler. Çünkü onların açık bir zihni vardı. Hatta onlar itiraf ediyorlardı, hata yapmışlar. Şu anda onlar diğer Bahailerden çok ayrılar. Yaklaşık iki yıldır hiçbir ziyafete katılmıyorlar. Biraz önce Bahai olan komşumuzun evinde ziyafet vardı ve onları da davet ettiler. Fakat onlar ziyafete katılmadılar.

Soru: Müslüman olduğunuzu Bahai toplumuna nasıl ilan ettiniz?
Cevap: Bu konu benim için çok zorluklarla dolu bir şekilde gerçekleşti. Ben yavaş yavaş onlardan uzaklaştım. Benim ailem onlara pek rağbet göstermediği için bu aileden iyi bir Bahai çıkacağını beklemiyorlardı. Ben onların Bahai ahlak derslerine ve ziyafetlerine katılmıyordum. Bu durum onlarla ilişkim kesilene kadar böyle devam etti.

Soru: Acaba onlar sizin şüpheleriniz gidermek ve Bahailiğe geri dönmenizi sağlamak için çaba harcadılar mı?
Cevap: Evet. Çok çabaladılar ancak başarılı olamadılar. İlk başta beni davet etmeye başladılar. Devamlı olarak bana, sizi geziye götürelim, ilginç programlarımız var… derlerdi. Aslında onlar gezi ve eğlencelerle bir kimseyi yalancı cazibelerle Bahailiğe dönmeye çağırıyorlardı. Mesela beni Tahran’daki Kordan bölgesinde bir eve davet ettiler. Ben onlara doğru gitmeyince benimle irtibatı keserek beni yalnızlaştırarak köşeye sıkıştırarak bunalıma sokup Bahailiğe dönmemi hedefliyorlardı. Ayrıca beni güzel şeylerle aldatmakta istiyorlardı. Ama netice de onların çabası boş ve sundukları kanıtları da yetersizdi. Hatta onları kanıt olarak bile değerlendirmek yanlıştır. Onlar kelimelerle oynuyorlardı. Mesela onlara soruyordum: Neden Adalet Evi Bahai öğretilere zıt emirler veriyor? Onlar bana cevap vermiyorlardı. Beni telegram üzerinden bu yaz kaç kere davet ettiler ama ben onların da davetlerini kabul etmedim. Sonunda onlar benden umudu kestiler.

Soru: Acaba sizi tehdit ettiler mi?
Cevap: Onlar birçok kişiyi tehdit ediyorlardı. Onlar tehdit ederek diyorlardı ki sen etkinliğini artırarak birçok çevreden bilgileri almalısın, sen bizim için yararlı olmalısın. Ama ben ilk baştan beri seyirci sayılırdım. Benim onlar için hiçbir değerim yok idi. Elbette onlar sayılarını çok göstermek için sürekli adam toplamaya çalışıyorlar. Ama aktif olmayan bir Bahai işleri ortadan terk ederse onlar için pek önemli değildi. Aslında bir zamanlar insanların onları terk etmesi üzere çok tenkitleri vardı. Ama yavaş yavaş üyelerinin azalmasıyla karşılaşınca ilan ettiler ki herkesi affettik. Onlar diyorlardı ki her kim önceden bizi terk etmişti artık geri dönebilir. Başka bir değişle bize yalvarıyordular ki geri dönün, bizim sayımız azalmıştır. Hatta Bahailikten dönüp ve sonra vefat etmişleri bile Bahai inancına mensupmuş gibi göstererek sayılarının çok olmasını sağlamaya çalışıyorlardı. Bazı Bahailikten dönmüş insanlar onların bu entrikaları yüzünden tekrar Bahai oldular.

Soru: Bahai olduğunuz zaman ile Müslüman olduğunuz zaman arasındaki önemli farklılıkları nasıl hissediyorsunuz?
Cevap: Bu yol değişimi bir gecede ve rahatlıkla olmadı. Benim hissettiğim değişiklik zihni ve içtendir. Benim zihnimin içinde daima Bahailikteki sorunlar geçiyordu. Ben Bahailikteki bu sorunları zihnimden geçirirken onların İslam dininde olmadığını görüyordum. Bu yüzden benim zihnim yavaş yavaş şunu kabul etti: Bu batıl yoldan çıkmalıyım. Başka bir değişle ben daha önceden Bahailikten yüz çevirmiştim. Bu yüzden Bahailikte emir olunan namaz ve orucu gibi işleri yapmıyordum. Ama Müslüman olduktan sonra Ramazan orucunu tutmaya yeni başladım.

Soru: Bu itikattaki değişiminiz sizde güzel bir hissiyat oluşturmuş ve sizin güzel bir şekilde ilerlemenize sebep olmuş. Acaba eklemek istediğiniz başka bir şey var mı?
Cevap: Bahailerin içindeki irtibat türü insanın zihninde bir çelişki ve sıkıntı yaratıyor. Çünkü kız ve erkek çocukları birbirinin yanındadır. Onlar her gün karşı cinsi görüyorlar ve haddinden fazla yakın oluyorlar. Bu yakınlık öyle ki onlar bir hafta birbirlerini görmeseler endişelenir, sıkıntıya düşerler. Bu olayın meydana gelmesi onların ruhlarında perde oluşturur ve gevşekliğe sebep olur. Özellikle böyle bir irtibat küçük yaşta doğru değildir.

Soru: Size göre Bahailiğin asıl hedefi nedir?
Cevap: Her teşkilatın bir hedefi vardır. Ya onu direk üyeleriyle ortaya koyar ya da onların zihinlerine o hedefi ilga eder. Bence her şeyden bu fırkayı üreten kişi gücü seven biriymiş ve o halkın bilgisizliğini suiistimal ederek güç kazanma peşindeymiş. Bazı insanlar vardır ki her zaman etrafında olup biteni anlayamazlar ve kandırılmaya müsait olurlar. Bu fırkanın önderleri böyle saf insanları kullanarak güç ve mevki kazandılar. Böyle bir durumu bugünkü Adalet Evi devam ettiriyor. Böyle bir güç, para ve serveti de kendisiyle beraber getirecektir. Bahailik buna bir örnektir. Bahailik sadece İran’da değil bütün dünyada büyük, geniş çaplı projeler etkinlikler yapmaktadır. Onlar bu gücü kazanmak için tamamen sistematik bir şekilde çalışmaktadırlar. Hatta çocuklara ders verirken buna yönelik programları vardır. Yani bunlar planlanmış başka bir hedeflere ulaşmak için yapıyorlar diyebiliriz. Mesela İslam’da mescitte halk namaz kılıyor. Bu işi yaparken özel bir güç sıralaması ve mevkilenmesi yoktur. Bu işten maksadı da güç kazanmak değildir. Ama Bahailikte yapılan her şey güç doğrultusundadır.

Soru: Bugünlerde İran nizamının aleyhine Bahailerin yayınladığı haberler hususunda görüşünüz nedir?
Cevap: Ben İran halkının arasında büyüdüğüm için çok iyi bilirim ki bu haberler yalandır. Mesela bunlar diyorlar ki İran’da Bahai önderlerini mazlumca tutukluyorlar. Halbuki benim duyduğum ve mahkeme tutanaklarına göre onlar direk İsrail’e yardım ediyorlardı. Onlar İran nizamının aslına saldırıyorlardı. Ama halkın çoğu bunu bilmiyordu.

Soru: Yeni neslin Bahaiyet hakkındaki düşünceleri nedir diye sorsak özet yorumunuz ne olur?
Cevap: Önceden de dediğim gibi Bahai teşkilatının sistemli bir düzeni var. Onlar ilk başta çocuklar üzerinde çalışıyorlar. Öyle çalışıyorlar ki Bahailiğin sözlerini kabul ettirsinler. Başka bir değişle onların beyinlerini yıkıyorlar. Ama birçok insan biraz tefekkür edince kendileri Bahai teşkilatından ayrıldılar. Bazıları da bir iki yıl içinde bunlarla sohbet ettikçe gerçeğin farkına varıp ıslah olabilir. Diyebiliriz ki Bahailerin yüzde altmışı biraz gerçek bilgilerle bilgilenmiş olsalar onlar da Bahailikten dönmeye hazırdırlar. Ama bazılarının da gerçekten taassup ile beyinleri yıkanmıştır.

Soru: Siz Müslümanlar arasındaki şimdiki durumunuzdan rahat ve razı mısınız?
Cevap: Evet rahatım ve hiçbir sıkıntım da yoktur.

Soru: Size göre Bahailik inancında terdid olan Bahailere nasıl yardım edilebilir?
Cevap: Daha önce de dediğim gibi Bahailerin yüzde altmışı böyledir. Bir yol onlara bilgi vermek ve aydınlatmaktır. Bir yol onlara bu inançtaki sapıklıklar ve çelişkiler hakkında bilgi vermektir. Elbette bu işi devamlı olarak yapmamız gerekir. Mesela benim ailem aydın bir aile olduğu için kendi yolumu seçmem konusunda bana destek verdiler ve ihtiyarı benim elime bıraktılar. Ama her Bahai ailesi böyle değildir. Birçok çocuk ailesinin baskıları yüzünden Bahai ahlak derslerine katılmak zorunda kalıyordu. Onlar diyorlardı ki eğer biz bu derslere gelmezsek ailelerimiz bize sıkıntı çıkaracaktır.

Soru: Siz böyle Bahaileri bilen bir genç olduğunuz için bunları kurtarmak adına bir şeyler yaptınız mı?
Cevap: Bahai teşkilatı hiçbir harekâtı cevapsız bırakmıyor. Eğer görseler ki biri bunları aydınlatmaya çalışıyor hemen onu susturmaya çalışıyorlardı. Hatta öyle bir iş yaparlar ki o kişi sapkınlığa uğrasın. Yani Bahailer kimseyi serbest bırakıp, kendi akıllarıyla doğru ve yanlışı bulmaları için izin vermezler. Maalesef bu yüzden ben şimdiye kadar bir Bahai ile bu konuları konuşma imkânı bulamadım.

BIR CEVAP BIRAK

E-posta hesabınız yayımlanmayacak

10 − ten =