FİLİSTİNİ KİM SATTI?
15 Ağustos 1893’de üç Filistinli yöneticinin gönderdiği bir rapor, Filistin’de yaşananları, ihanet ve gafletleri bir bir ortaya koyuyordu. Raporu, Akka’nın eski Umumi Müdürü Nabluslu Muhammed Tevfik, Bihke’nin eski Reji Müdürü Muhammed Said ve Bihke’ye bağlı Bihar Nahiye Müdürü Beyrutlu Suphi Efendiler hazırlamışlardı. Bu iki sayfalık önemli raporu sadeleştirerek ve kısaltarak Filistin’i kimlerin sattığını merak edenlerin dikkatlerine sunmak istiyoruz.
Bu raporda Bahai inanci liderleri olan Abbas Abdulbaha’nın Filistin topraklarını gizlice yahudilere satma girişimi Osmanlı memurlarının gözünden kaçmamıştır. Bu rapor şu anda Istanbul Başbakanlık Osmanlı arşivinde tarihi bir senet olarak mevcuttur.Her ne kadar Bahailer insanlık alemi birliğini öne sürmüş olsalar bile gerçek ve tarafsız gözlemlere dayanan bu tarihi belge Abdulbaha’nın Filistin halkı hakkında ne kadar sadakatsiz olduğunu ortaya çıkarmaktadır.
Filistin Topraklarının Korsan Yahudilere Satılmasında Bahailerin Rolü
Akka’nın eski Umumi Müdürü Nabluslu Muhammed Tevfik, Bihke’nin eski Reji
Müdürü Muhammed Said ve Bihke’ye bağlı Bihar Nahiye Müdürü Beyrutlu Suphi Efendiler’in
raporu, Filistin topraklarının rüşvet ve para hırsıyla Yahudiler’e satıldığını ispatlıyor.
Yahudilerin, Filistin’e yönelik yerleşme, yurt ve bağımsız ülke kurma operasyonları
Temmuz 1882’lerde resmen başlamıştır. Önceleri batılı Yahudi zenginlerin Filistin’den para ile
Yahudiler için Osmanlı’dan toprak satın alma girişimleri ile başlayan bu operasyonlar,
siyonizmin lideri Theodor Herzl’in 1896-1902 yılları arası tam beş defa İstanbul’u ziyaret
ederek amacına ulaşmak için yaptığı girişimlerle yeni bir boyut kazanmıştı.
Filistin’i Satanlar
15 Ağustos 1893’de üç Filistinli yöneticinin gönderdiği bir rapor, Filistin’de
yaşananları, ihanet ve gafletleri bir bir ortaya koyuyordu. Raporu Akka’nın eski Umumi
Müdürü Nabluslu Muhammed Tevfik, Bihke’nin eski Reji Müdürü Muhammed Said ve
Bihke’ye bağlı Bihar Nahiye Müdürü Beyrutlu Suphi Efendiler birlikte hazırlamışlardı. Bu iki
sayfalık önemli raporu sadeleştirerek ve kısaltarak Filistin’i kimlerin sattığını merak edenlerin
dikkatlerine sunmak istiyoruz.
‘Romanya ve Rusya göçmeni Yahudilerin Osmanlı ülkesinde, özellikle Filistin’de
iskanları, Filistin’e girmeleri ve burada arazi satın almalarının Osmanlı padişahının yüce emri
ile yasaklandığı herkesçe bilindiği halde, bazıları özel çıkar ve menfaatleri, bazıları da
bozguncu, zararlı fikir ve düşüncelerinin etkisiyle bu emre uymamışlardır. 1890 senesinde Yafa
ve Hayfa kasabalarında Baron Hirsch’in adamları Mösyö Henger ve Mayer Zelyan aracılığı ile
Yahudiler için toprak satın alınmış, Rus tebaası 140 aile Hayfa havalisine yerleştirilmişti.
Bu işte onlara Akka mutasarrıfı Sadık Paşa, eski Hayfa Kaymakamı Mustafa Efendi
Kanavetti, Yeni Hayfa Kaymakamı Ahmed Şükrü, Akka Müftüsü Ali, Hayfa Belediye Reisi
Mustafa ve Hayfa İdare Meclisi Azasından Necip Efendi aracılık yapmışlardı. Bu ekip
düzenledikleri sahte mukavele ve belgelerle eski Adana Mutasarrıfı Şakir Paşa ve Cebel-i
Lübnan
FİLİSTİNİ KİM SATTI?
Filistin Topraklarının Korsan Yahudilere Satılmasında Bahailerin Rolü
Akka’nın eski Umumı Müdürü Nabluslu Muhammed Tevfik, Bihke’nin eski Reji
Müdürü Muhammed Said ve Bihke’ye bağlı Bihar Nahiye Müdürü Beyrutlu Suphi Efendiler’in
raporu, Filistin topraklarının rüşvet ve para hırsıyla Yahudiler’e satıldığını ispatlıyor.
Yahudilerin, Filistin’e yönelik yerleşme, yurt ve bağımsız ülke kurma operasyonları
Temmuz 1882’lerde resmen başlamıştır. Önceleri Batılı Yahudi zenginlerin Filistin’den para ile
Yahudiler için Osmanlı’dan toprak satın alma girişimleri ile başlayan bu operasyonlar,
siyonizmin lideri Theodor Herzl’in 1896-1902 yılları arası tam beş defa İstanbul’u ziyaret
ederek amacına ulaşmak için yaptığı girişimlerle yeni bir boyut kazanmıştı.
Filistin’i Satanlar
15 Ağustos 1893’de üç Filistinli yöneticinin gönderdiği bir rapor, Filistin’de yaşananları,
ihanet ve gafletleri bir bir ortaya koyuyordu. Raporu, Akka’nın eski Umumi Müdürü Nabluslu
Muhammed Tevfik, Bihke’nin eski Reji Müdürü Muhammed Said ve Bihke’ye bağlı Bihar
Nahiye Müdürü Beyrutlu Suphi Efendiler hazırlamışlardı. Bu iki sayfalık önemli raporu
sadeleştirerek ve kısaltarak Filistin’i kimlerin sattığını merak edenlerin dikkatlerine sunmak
istiyoruz.
Bu işte onlara, Akka mutasarrıfı Sadık Paşa, eski Hayfa Kaymakamı Mustafa Efendi
Kanavetti, Yeni Hayfa Kaymakamı Ahmed Şükrü, Akka Müftüsü Ali, Hayfa Belediye Reisi
Mustafa ve Hayfa İdare Meclisi Azasından Necip Efendi aracılık yapmışlardı. Bu ekip
düzenledikleri sahte mukavele ve belgelerle eski Adana Mutasarrıfı Şakir Paşa ve Cebel-i
Lübnan ahalisinden Selim Ve Nasrullahi’l-Havari’nin vaktiyle 800 liraya aldıkları Hayfa
yakınlarındaki mülkleri; Hazire, Dordore ve Nefbate çiftliklerini 18.000 liraya satmış, ayrıca
kendileri de 2000 lira aracılık parası almıştır. Bu satış sonrası bir gece içinde Hayfa Polis
Memuru Aziz ve Zabıta Memuru Yüzbaşı Ali Ağaların marifetiyle Rus göçmeni 140 aile Hayfa
sahillerindeki bu araziye yerleştirilmişlerdi. Padişah idaresi (emri) nedeniyle arazi satışının
yasak olduğunu çok iyi bilen Hayfa Belediye Başkanı Mustafa Efendi, salahiyetini kullanarak
sahte ve kadim (çok eski) tarihli bir ruhsatname ile burada 140 haneli yeni bir Yahudi köyü
kurmuş, onlardan bir de vergi alarak yıllardır Osmanlı vatandaşı olduklarını belgelemeye
çalışmıştır. Bununla da yetinmeyen Mustafa Efendi güya bunların yıllarca Safed ve Taberiyye
kazaları arasında bulunan “Mizrate’l-Hafize” köyünde asırlardır, yaşadıklarını, ama
nüfuslarının unutularak kaydedilmediklerini ileri sürerek onları Osmanlı nüfusuna kaydetmiş,
140 fakir Yahudi ailesinin altısından, birer mecidiye, toplam altı mecidiye, “nüfusa geç
kaydolma” cezası almıştı. Böylece bir gecede 140 Yahudi aile Osmanlı vatandaşı olarak
Osmanlı fakirlik ve ilmühaberi verilerek birçok devlet hizmetinden bedava
yararlanmaları sağlanmıştı.’
Kıskanç Misyonerler
Şikayetçilere göre Hayfa ve Akka’da bu yolla Yahudilerin iskanı sürekli hale
getirilmiştir. Bundan başka Baron Bilavaroş’un vefatıyla sahipsiz kalan Zemarin köyüne
Yahudi koloniciler el koymuş, Baron Roşeyle yönetimindeki 700 hane Yahudi bu köye
yerleştirilmişti. Daha sonra da her ne yapılmışsa yapılmış bu arazi Yahudilere Padişahın emrine
aykırı olarak satılmıştı. Bu köyün çevresindeki Eşfiya, Emma’l-Altun ve Emma’l-Cemal adlı üç
köy de bu arazinin içinde gösterilmiştir. 2-3 bin kuruş kıymetinde harap bir arazi, Akka
Mutasarrıfı Sadık Paşa tarafından 2.000 liraya Yahudilere satılmıştır, Hayfa ve Yafa arasında
bulunan Hazine-i Hassa ile bitişik, dönümü bir kuruştan alınan Haşmezrezzake adlı 30 bin
dönüm arazi, 30 bin liraya Yahudilere satılmıştı, Yine dönümü 3 kuruşa alınan beş bin
dönümlük arazi de 15.000 liraya Yahudilere satılmıştı, Bu, şebekenin faaliyetlerini bütün bütün
ortaya çıkarmıştı.
Raporun bir başka bölümünde ise misyoner örgütlerin bölgede nasıl mülk sahibi
olduklarını göstermesi açısından çok önemliydi:
”Bunlara ilaveten devletçe o havalide çok önem verilen Cebel-i Kermil adıyla meşhur
bir yerin büyük bir bölümü 15 bin dönümden fazlası Belediye Reisi Mustafa Efendi el-Halil ve
İdare Meclisi Azası Necip Efendi İlyas’ın girişimleri ve aracılığı ile Fransız rahiplerine
satılmıştı.
Bunun üzerine onlarla rekabet eden ve onları kıskanan Alman rahiplerin girişimi
başlamış, onlara da çok ucuz bir fiyatla on bin dönüm toprak satılmıştır. Bunun üzerinden çok
zaman geçmeden, üçüncü bir güç olarak İngilizler ortaya çıkmıştı. Elsten İngiliziyye adlı kadın
misyoner ve Hayfa İngiltere Konsolosu Mösyö Smith’in mesaisiyle beş bin dönüm arazi de sus
payı olarak İngilizlere verilmişti. Bu uygunsuzluklara tahammülü olmayan Akka mutasarrıfı
merhum Zeyyur Paşa; Hayfa Bidayet Mahkemesi’nde Trabluslu Muhyiddin Efendi Selhim’in
reisliği döneminde dava açtırmıştır. Davayı Hükümet-i Seniyye’nin vekili olarak eski Nasıra
Kaymakamı açmıştı. Dava hüküm safhasına gelmişken o sırada Sadaretten gelen bir telgrafla
dava tatil edilmiş ve Zeyyur Paşa Kale-i Sultaniye (Çanakkale) Mutasarrıflığına tayinle
bölgeden gönderilmişti.
Yıllar önce yaşanan bu gelişme nedeniyle ”her parçası cana bedel olan bu münbit vatan
toprağı, Şeria kıyıları ve Kermil dağı mürur-i zaman gerekçesiyle yabancılara (Batılı
emperyalistlere) peşkeş çekilmişti.”
Bahailer’in Rolü
Raporun son bölümünde ise bir başka ihanetin belgeleri ile karşılaşıyoruz. İnanç ve
düşünceleri nedeniyle idam edileceği İran’dan Osmanlı ülkesine sığınan, gönderildikleri
Edirne’de ayrı fraksiyonlara ayrılarak birbirlerine saldıran ve bu yüzden bir bölümü Akka ‘ya
sürülen Bahailer de(2) bu işte Yahudilere aracılık yapmakta ve bu iş ten para kazanmakta idiler.
Raporun son bölümünde de konu anlatılırken Akka’da sürgün bulunan Bahailerin lideri Abbas
(Abdülbaha) Efendi’nin bu işteki rolü de şöyle anlatılır:
“Ve el an Akka’da menfa (sürgün) ve sahip olduğu servet ü saman ve nüfuz sayesinde
her istediğini icraya muktedir bulunan İranlı Abbas Efendi ile hem-efkarı (fikirdaşı) Hayfa
Belediye Başkanı Mustafa ve şimdi mahkeme azası olan eski idare Meclisi Azası Necip Efendi
ittihat ve ittifak ile bazı fakir ahalinin arazilerini ellerinden ucuz ucuz alarak tahliye ve daha
sonra da Yahudi ve ecnebilere satarak menfaatlenmekten kaçınmamışlardır.”
Yahudilerin maddi fedakarlıkları sonucu onlarla iyi geçinen yerel yöneticiler genelde
onlara itibar etmiş, Müslümanlara fazla yakınlık göstermemişlerdir, Bunlardan biri olan
Maykeri Nahiyesi Müdürü Çerkes Ali Ağa, Yahudilerin kalp akça bastıkları ihbarı üzerine
Yahudi köylerine gidip soruşturma yapmak isteyince tahkir ve saldırıya uğramış, daha sonra da
onların girişimleriyle azledilmişti. Onun gönderilmesinden cesaret alan Yahudiler bir takım
silah ve mühimmat depolamaya, gizli eğitim kurumları açmaya ve kendilerini engelleyebilecek
kişileri hapis ve işkence ile yıldırmaya başlamışlardı. (3)
Daha önce de vurguladığımız gibi II. Abdülhamid bu ve benzeri raporları çok iyi
değerlendirmiş, yeni uygulama ve kararlarla Siyonizmin en azından kendi döneminde
Ortadoğu’da yerleşip yeşermesini önlemeye çalışmıştır.
1-Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Y.PRK.AZJ 27/39 (Ekte orijinali bulunmaktadır.)
2-Ahmet Fettahoğlu, “Yüce Adalet Evi’nin Sakinleri: Bahailer”, Tarih ve Düşünce Dergisi,
Şubat 2001, sayı:16, s. 12-23
3- Başbakanlık Osmanlı Arşivi Y.PRK.AZJ 27/39