EZELİYE TARİHÇESİNE GEÇİÇİ BİR BAKIŞ BÖLÜM – 2

56

Mirza Yahya Suphi Ezel
Men Yuzhirullah Kimdir?
Bab kendi yazılarında Menyuzhirallah (Allah’ın zahir edeceği açığa çıkaracağı kimse) adında bir mevudun zuhuruna işaret etmiştir. Bab’ın dediğine göre bu zuhur kendisinden 1511 yıldan sonra gelecektir. Bu sayıyı gıyas ya agis kelimesinin ebcet hesabı ile tayin etmiştir. Bu gıyas ya agis kelimesinin ebcet hesabına gelen karşılığıdır 1511. Mustegas kelimesinin ebcet hesabı ile 2001 sayısına denk geliyor. Yani gelecek zuhur 1511 veya 2001 yıl Bab’dan sonra gerçekleşecektir(Beyani Farsi Kitabı sayfa 61-71-100).
Men Yuzhirullah Makamının İddiacıları
Bab’ın ölümünden sonra Mirza Hüseyin Ali Bahaullahtan ayrı 25 Babi daha Beyan Kitapların mevudu yani Men Yuzhirullah olduklarını iddia ettiler. Mesela Mirza Esedullah Deyyan ve Mirza Muhamed Nebili Zerendi. Mirza Muhamed Nebili Zerendi daha sonraları Mirza Hüseyin Ali Bahaullah ile anlaşarak onun teşkilatının ortağı oldu. Diğer müddeilerden Mirza Gıvga Derviş ve Hintli Seyyid Besiri ve diğer kişileri sayabiliriz(Kitabı Bahaullah syf 103). Bahaullah, Rus devletinin maddi ve manevi himayesinden dolayı diğer müddeilere göre daha çok kuvvetliydi ve O, iddiasından daha çok yararlandı. Bahaullah hicri 1280(1864) yılının bahar aylarının 2. Ayında Bağdat’ın Necip Paşa bahçesinde Men Yuzhirullah iddialarına başladı. Babi’ler bu tarihten sonra Bağdat’tan İstanbul’a sürgün edildiler. İstanbul’a varınca Babi’ler arasında kargaşa arttı. Çünkü Babi’lerin bazıları Mirza Hüseyin Alinin Men Yuzhirullah makamını kabul etmiyorlardı. Babi’ler İstanbul’a geldikten 4 ay sonra İstanbul’dan Edirne’ye gönderildi. Edirne Bahailer arasında Arzı Sır olarak meşhurdur. Babai kafilesi Edirne’ye gelince Babi’ler arasındaki kavga gittikçe şiddetlendi. Bazı Babai büyükleri Suphi Ezeli Bab’ın halefi biliyorlardı ve O’na tabi olunması gerektiğine inanıyorlardı. Bunlara Ezeli denildi. Diğerleri Mirza Hüseyin Ali Bahaullah’ın iddiasını kabul ettiler ve kendilerini Bahai olarak adlandırdılar. Bir Grupta Mirza Esedullah Deyyan’ın takipçisi oldular. Onlara Deyyani Babiler denildi( Tarihi Zuhurul Hak syf 66). Diğer grup Tahire Zerrin Tacın ölmesine rağmen kendilerinin onun müridi olduğuna inanarak, kendilerine Gurretul Eyni Babi adını verdiler (Rehigi Mehdum kitabı syf 1149). Bazıları ise Molla Muhammed Ali Barfurişi diğer müddeilerden üstün bilerek ona tabi oldular. Bunlara Guddusi Babi denir(Rehigi Mehdum kitabı syf 1149). Bazı Babiler ise bütün müddeileri bırakarak Bab’ın Beyan Kitaplara inanarak Beyani Babi olarak anıldılar(Rehigi Mehdum kitabı syf 1149). Son olarak başka grup Babiler hiçbir müddei ve kitaba inanmayarak sadece kendi vicdanlarına inandılar bunlara da Eyani Babi dendi.
Suphi Ezelin Önderlik Makamını İnkâr Etmek
Bu ayrımcılık ve ihtilaf Babilere Büyük bir hasar verdi. Bu arada Bahaullah ve Ezel arasındaki düşmanlık çok arttı. Mirza Hüseyin Ali Bahaullah, Ezel’in Bab tarafından halef tayin edildiğini inkâr etti. Şöyle dedi :” Bu vasiyet Kâtip Abdülkerim ve Ezel eliyle yazılmıştır. Ve bu vasiyetin sahte olduğunun şimdi ortaya çıkmasının bir maslahat neticesi olduğunu söyledi.” Ama aslında Bahaullah iddia ediyordu ki Hicri 1269(1853) senesinde Tahran hapishanesinde Peygamberlik makamına ulaşmıştır.” Abdulbaha Megaliyyi Seyyah Kitapların 67 ve 68 şöyle yazıyor: “ Bahaullah ve Molla Abdülkerim Men Yuzhirulllahlık hakkında şöyle maslahat bildiler ki Bahaullah’ın düşmanlardan korunması için Halkın fikri Gaip birinin üzerine yönelsin. Bu Gaip kimseyi Bahaullah’ın kardeşi Suphi Ezel olarak tayin ettiler. Bahaullah’ın emri ile onu her yere tanıtarak meşhur ettiler. Mirza Yahya Suphi Ezel buna inanıyordu ki Bab’ın eserlerine göre ben onun halefiyim.” Benim kardeşim Bahaullah önder olma makamına olan arzusu için benden bu makamı almak istiyor. Mirza Yahya Suphi Ezel diyordu ki: “ Bab’ın ölümünden sonra ki bu kısa zamanda hiçbir şeriat nesih olamaz Bab’ın Beyan Kitapların hükümleri daha uygulanmamıştır. Nasıl olabilir ki sonra ki mezher zahir olsun. “
Bahaullah ve Suphi Ezel arasındaki bu ayrımcılık onların müritlerinin birbirlerine küfür etmelerine, ihanet etmelerine, iftira atmalarına ve savaşmalarına sebep oldu. Onlardan her gün birçok insan bu kavgalarda ölüyorlardı. Bu kavga esnasında seneler boyunca gizli kalmış gerçekler ortaya çıktı. Her iki taraf birbirlerinin sırlarını açığa çıkardılar. Kardeşler arasındaki bütün sapıklık ve kötülükler ortaya çıktı. Mirza Yahya Suphi Ezel, Bahaullah ve Bahailer tarafından kötü lakaplarla adlandırıldı. Bu lakaplar eşek, boğa, buzağı, yılan, sinek ve böcek … yani bir hayvanat bahçesinde mevcut olan herhangi bir hayvanın adı Bahaullah tarafından Suphi Ezele verilmiş oldu.
Bahaullah kendi kardeşini küstahlıkla haramzade olduğunu iddia etti.(Maideyi Asimani Kitabı 1. Bölüm sayfa40). Bahaullah ayrıca şöyle dedi:” Bağdat’ta Babın 2. Eşi, Gürcü Menücihr Han Bab’a sunduğu kadın Suphi Ezel tarafından tecavüze uğramıştır. Ama Mirza Yahya Nuri, kadını beğenmediği için Ezeli müritlere vermiştir. “ Bedi Kitabı Yazar Bahaullah sayfa 379 ve Maideyi Asimani kitabı sayfa 337). Ayrıca Bahaullah iddia etti ki” Mirza Yahya Suphi Ezel Osmanlı ve İngiliz devletlerinin himayesi altında ve onların ajanıdır”(Garni Bedi Kitabı c2 syf 335 ve Rehigi Mehdum kitabı syf 201)(Garni Bedi = Bahai dininin birinci yüzyılı).
Nihayet Mirza Yahya, Ezeliyye Fırkasının önderinin biyografisi ve yaptığı işler Bahaullah tarafından şöyle değerlendirilmiş oldu. Bahaullah Bedi Kitabının 312. Sayfasında şöyle diyor: ” Besbellidir ki Ezel daima şarap ve içki ile meşguldü. O, halkın bakire kadınlarına sahip çıkıyordu. Söylenmesinden utandığım işler yapıyordu(Onun maksadı Livata işidir).”
Diğer taraftan Ezelilerde Bahaullah karşısında şöyle dediler: “ Bahaullah Bab’ın karısını taciz etmiştir hem de kendi kızını Ezel’in önderlik zamanında ona takdim etmiştir”( Tenbihul Naimin kitabı sayfa 19-65 Yazar Bahaullahın kız kardeşi).Bahaullah’ın Kız Kardeşi İziyye Hanım kendi Kitaplarda şöyle diyor:” Bahaullah, nasıl insanların derdine derman edebilir. Halbuki kendisi el titremesine ve fıtığa duçardır.” (Tenbihul Naimin kitabı)
İki kardeş arasındaki ayrımcılık genişleyince cinayet işleri başladı. Bu durumu gören Osmanlı devleti mecburen bu iki grubun içine diğer gruptan Babi’leri sokarak onların sürgün edilmesine karar verdi. Yani Ezelileri Kıbrıs’ın Magosa Şehrine ve Bahaileri Filistin’in Akka kalesine gönderdi.
Suphi Ezelin Sonu
Suphi Ezel ömrünün sonuna kadar Kıbrıs’taydı. Kendisi için Hz. Semere, Vahid, Mirat-i Ganaet lakaplarını tayin etti. Ezel ölümünden sonra Mirza Hadiyi Dövlet Abadi ve kardeşi Ezelilerin önderliğini ele aldılar ve bugün onların dağınık müritleri öndersiz şekilde İran’ın bazı bölgelerinde yaşıyorlar. Suphi Ezelden bazı kitaplar kalmıştır. Ezeliler tarafından basılmıştır. Onlardan en önemlilerini Beyan Kitapların tamamlayıcısı(Mütemmim i-Beyan), Musteykez, Bedi Mucmeli, Nur Risalesi sayabiliriz.

BIR CEVAP BIRAK

E-posta hesabınız yayımlanmayacak

5 × 5 =