Brendan Cook tarafından Bahailik eleştirisi (Bölüm 2)
Brendan Cook tarafından yayınlanmış eserler
Cook’un, Kanada Bahai Milli Mahfili ile olan ihtilafı nedeniyle Bahai toplumundan atıldıktan ve reddedildikten sonra, çoğu Bahai eleştirmeninin aksine, Bahai teşkilatına karışmadığı, ve Amerika’da barışçıl bir yaşama devam etmesi, tercih ettiği söylendi. Beytü’l-Adl(Adalet Evi) ile alenen çatışması, kendisi ve onunla ilgilenen diğer Bahailer için pek çok sorun yaratabilirdi. Bu nedenle, Cook’tan Bahai eleştirisine ilişkin çok fazla çalışma ve eser mevcut değildir. Kalan makaleleri genellikle Bahai teşkilatına doğrudan karşı çıkmadı, ancak eleştirilerini mizah ve yaratıcı ve akademik yergi biçiminde ifade etti. Aşağıda bazı makalelerini sunup ve açıklıyoruz:
Bahai inancında itaat, akıl ve farklılık :
Brendan Cook’un Kuzey Amerika Kıta Danışmanı Ann Boyles ile röportajı (Eylül 2006):
Bu yazıda Bay Brendan Cook, Bahailik hakkındaki bazı görüşlerini açıklayarak, daha önce bazı kısımlarında zikredilen çeşitli eleştirilerini dile getirmektedir. Elbette bu konuşma, Bahai teşkilatının önemli kişilerinden biriyle yapılan bir röportaj şeklinde geçtiği için Cook tüm görüşlerini özgürce ve açık bir şekilde ifade edemedi ve röportajın bazı yerlerinde zorla söylemek zorunda kalarak, Bahai teşkilatının bir üyesinin görüşüne mecburen eşlik etti.
2006’da yazılan yanılmaz eşek “Max” hikayesi
Bu hikaye, Yüce Adalet Evi’nin işleyişine, görüşlerine ve kararlarına yönelik yergili bir eleştiridir. Bu yazıda Bay Brendan Cook, Adalet Evi’nin yanılmazlığı, Adalet Evi’nde kadın üyelik eksikliği, Adalet Evi’nin abartılı, anlaşılmaz ve yararsız mesajları gibi konuları mizah ve alegori diliyle ele alıyor. Adalet Evi’nin Bahailerin cebinden hesap sorulmayan harcamalar, Bahai eleştirmenlerin reddedilmesi ve kovulması, Bahai evlilikleri için Batı ülkelerinde pratik olarak uygulanamayan ve Bahailikte hala geçerli olan Kutsal Akdes Kitabın kurallarına göre katı koşullar koymak; Bahailik’de uzun yıllara dayanan deneyime sahip olan herkes için, Bahai Ruhi kitaplar almaya ve düşük içerikli toplantılara katılmaya zorlamak; Başkalarının fikirlerini duyacak kulakları olmadan diğer insanları, Bahailiğe tebliğ ettirme emri. Bahailerin, çeşitli konulardaki yorum, soru ve görüşlerine Mehfil tarafından cevap verilmemesi ve diğer konulara itiraz ediyor… Bu eleştirileri bilmek için orijinal hikâyeyi okumak gerekiyor.
Max’in hikayesi, Bay Don Thomas adlı bir köylünün, Max adlı eşeğinin sıradan bir eşek olmadığını, ancak tüm hatalardan muaf olduğunu ve her şeyi bildiğini ve tüm soruları yanıtlayıp çözebileceğini iddia etmesiyle başlar.
Bazı köylüler, konuşma gücü bile olmayan bir eşeğin nasıl olup da yanılmaz sözler söyleyebildiğini sormuşlar. Eşeğin sahibi Don Thomas, Max’e aklındakini söylemeyi öğretmenin kolay olmadığını ve işin sırrı bu eşeğe verilen eğitim olduğunu açıklıyor.
Max’e ‘evet’ demek için bir kez ve ‘hayır’ demek için iki kez toynağını yere vurmasını öğrettim. Eşek, daha kesin bir yanıt için ayağını birkaç kez yere vurarak veya kuyruğunu ileri geri sallayarak, Don Thomas’a anlatmak istediğini anlatabilirdi.
” Oradaki köylülerden biri olan Bayan Marshall araya girdi. Ve bu eşeği yanılmaz ilan etmek için hangi sebebiniz olduğunu sordu. “Max’in yanılmaz olduğunu söylüyorum,” dedi Don; Eşeğin Kendisi yanılmaz olduğunu söylüyor! Onun söylediklerine güvenmek zorundayız. … Bayan Marshall ikna olmuş görünmüyordu, ancak diğerleri eşeğin; onların sorularına cevap vermesini beklerken başka bir şey söylemedi. Max ile köydeki diğer eşekler arasında bir fark yoktu. Normal bir eşek gibi görünüyor ve davranıyordu; sesi, kulağa normal geliyordu, hatta normal bir eşek gibi kokuyordu ama kusursuz bir eşek olduğu için daha da çekici görünüyordu! İnsanların sorduğu soruların çoğu oldukça basit ve açıktı. Aile pikniği için gidilecek en iyi yer neresi? gibi sorular veya yarın için kırmızı gömleğimi giymeli miyim? Ve… Max, tüm soruları tam olarak Don ‘un söylediği gibi kuyruğunu sallayarak ve toynaklarını yere vurarak yanıtlıyordu. Elbette Don, Max’in yanıtlarını açıklamak için orada olmasaydı işler bu kadar sorunsuz gitmeyebilirdi. O günlerde insanların ayakkabı ve giyecek alacak paraları yoktu ve banka kredilerini ve ilaç masraflarını geri ödemek güçlerinin ötesindeydi. Yani ev taksitimi nasıl öderim gibi ciddi sorular soranlar oluyordu. Ya da yeni canlı hayvan almaya gücüm yetmezse ne yapacağım? Max’in onlara verecek cevapları vardı ama bu cevaplar insanları mutlu etmiyordu. İnsanlar eşeğin cevaplarını dinledikçe, yanılmaz eşeğin bile net cevap veremeyeceği sorular olduğunu anladılar. Hikayenin devamında Max köylüler arasında özel bir yer bulur ancak Max tarafından yeni mesajlar ve talimatlar verilmesi köylülerin omuzlarından sorunları kaldırmakla kalmaz, aksine her gün köylülerin sorunlarına da sorunlar ekler.
İmparatorun yeni kıyafetleri hikayesi:
2010 yılında yazılmış, Bahai Yüce Adalet Evi’nin konumu, görüşleri ve uygulamalarının yergili bir eleştirisi Cook bu makalede, Peter Khan’ın (o zamanki Bahai Adalet Evi üyesi) iddialarından ve açıklamalarından bahsediyor. Peter Khana göre; bir Bahai, Bahai İnanç’ının tüm materyallerini ve öğretilerini icbarı olarak kabul etmesi gerekir ve bu öğretilere karşı çıkmanın kendisi için olumsuz sonuçları yaratacaktır !! Hikaye, eski zamanlarda yaşayan bir imparatorun biyografisidir. O, Her şeyin en iyisine sahip olmayı severdi. İyi şeyler bile ona yetmiyordu. En iyi yemeği, en iyi kıyafetleri, en iyi sanatı ve en iyi eğlenceyi istiyordu. İmparator, çok pahalı bir gardırobu (giysi dolabı) vardı. Bu imparatorun binlerce farklı kıyafeti ve en çok ayakkabısı vardı, aynı kıyafeti iki kez giymek zorunda kalmıyordu. Elbette tüm bunların onu mutlu edememesi şaşırtıcı değil. Her zaman daha fazlasını istiyordu ve bu özellikle kıyafetleri için daha çok geçerliydi!
İmparator, bu giysi hazinesini genişletebilecek birini uzak ve yakın arıyordu. Daha yeni ve daha çekici giysiler tasarlayabilenlere giderek daha fazla para ödedi. Her şeye sahipti ama önceki terzilerin hiçbiri onu tatmin edemedi. İronik bir şekilde, bir gün ülkesine ve sarayına iki yeni terzi geldi, hiç tanımadığı iki adam. (Bab ve Bahaullah’a ima) İki terzi, kendilerinin Tanrı adamı, Rahib veya buna benzer bir şey olduğunu iddia etti. Onlar, İbadet ehli idiler. Vakitlerinin çoğunu dinden, Allah’tan, imandan bahsederek geçiren ve gençlerin şehvet ve terbiyesizlikleri gibi şeyleri bırakmaları gereken konulardan bahis eden erkekleridirler. Gerçek karakterleri ve mahiyetleri bilinmemekle birlikte, herkese ve her şeye karşı oldukları için dindar ve kutsal insanlar olarak herkes tarafından saygı görüyorlardı.
O, iki Tanrı adamı yeni bilgiler ve şaşırtıcı haberlerle imparatora geldiler. İmparatorlukta daha önce var olan atölyelerin hiçbirine benzemeyen bir dokuma atölyeleri olduklarını duyurdular. İmparatorluğun en hızlı eski terzilerinden 9 kat daha hızlı (Bahailikte’deki 9 sayısının kutsallığına atıfta bulunarak) kıyafet dikebilecekler ve giysiler çok daha güzel olacak. Büyülü bir dokuma atölyesi değildi elbette. Ruhani bir dokuma atölyesi olduğunu anlattılar. Her iki adam da büyüye karşı olduklarını söylediler. İmparatora bu manevi özelliğin, dokumalarına özgü olduğunu söylediler. Ürettikleri birbirinden güzel elbiseler tarif edilemez ve sadece dindar ve ruhani insanlar; Veya “aşırı ve yüksek manevi bilgeliğe” sahip insanlar tarafından görülür!
İki terzi, dokuma atölyelerinde yapılan kıyafetleri sadece çok zeki insanların görebileceğini söylemedi. Sadece Onu ancak Allah’tan korkan, doğru din ve inanca sahip olanların görebileceğini söylediler. Dünyaya iman gözüyle bakan insanlar bakabilirdi! Yani aşırı ve yüksek ruhsal bilgelik dedikleri şeye sahip insanlar!( Cook, burada Amerika’daki Bahailerin kıtasal danışmanı Penelope Walker’ın aynı zamanda eleştiriyor)
O iki terzinin, söyledikleri her şeyi duymak isteyeceğinizi sanmıyorum çünkü çok şey söylediler; Ama sizi ana fikre yönlendirmek istiyorum.
Padişah hazretleri! Anlamak için derin ruhsal kavrayış gerektiren derin ruhsal ilkeler vardır. Birisi onlar hakkında maddi açıdan tartışmak isterse, onlara cevap vermekten kaçınmanız daha iyidir. Bu inanç ve öğretilerin temeli akıl ve mantık değil, maneviyattır.
Bu nedenle, materyalizmin cazibesine kapılmış bir insan, manevi ilkelerle ikna edilemez. Ekselânsları! Sizler için yaptığımız yeni kıyafetlerin tek sorunu bu, çünkü dokuma atölyemiz manevi bir atölye ve giysiler orada manevi olarak dokunuyor ve maneviyattan yoksun olanların gözleri giysileri, görmüyor! Yeni kıyafetlerinizi ancak moda olan materyalizm iddialarından vazgeçenler, ancak güçlü ve yüksek manevi bilgeliğe sahip olanlar görebilecek!
Sınırlı bir manevi bakış açısına sahip olan ve hayatın manevi yönlerinin farkında olmayanlar, elbisenizi görmezler. Ama Majesteleri! Bu gerçekten büyük bir ayrıcalıktır çünkü etrafınızdaki insanlara kendinizi ve ruhsal realitenizi gösterme fırsatına sahipsiniz. Sizler için diktiğimiz yeni elbiseleri giymekle maneviyata ve gayba iman dersini vermiş olursunuz Ve bir takım fasık ve asi kimseler sizin elbisenizi görme sınavından reddedilirlerse, Bu, onlar için bir uyarı ve materyalizm konusundaki sınırlı görüşlerinin kanıtı olacaktır. Bu, onlar için bir ispatı olur.
Sonunda imparator yeni kıyafetleriyle halkın karşısına çıktı. İnsanların çoğu elbisesinin güzelliğinden bahsetti ve her biri elbiseye yeni bir boyuttan hayran kaldı; Ama asıl hikaye, daha önce kimsenin görmediği ve çok tuhaf görünen yaşlı bir adamın seyircilere: imparatorun üzerinde kıyafet olmadığını ve çıplak olduğunu söylemesiyle başladı!
İmparator nezdinde önemli görevlerde bulunan iki terzi aynı anda ayağa kalkıp “Yaşlı adam yalan söylüyor, tutuklayın” diye bağırmışlar ve kimse anlamadan imparatorun korumaları yaşlı adamı yakalayıp zindana atmışlar. Ömrünün büyük bir kısmını hapiste geçirdiğini duydum.
Kaynaklar:
1-The Strange Story of Max,the Infallible Donkey (A Satirical Critique on the Infallibity of UHJ and Its Views and Decisons),https://bahai-library.com/Essays
2-The Emperor’s New Clothes ( A Satirical Critique on the infallibility of Universal House of Justice)
https://bahai- library.com/Essays