Bu yazıda, Bahai metinlerindeki insanlar arasındaki birliğe aykırı olarak gözlemlediğimiz bazı içeriklere dikkat çekmek yerinde olacaktır:
Bahaullah ve insanlık dünyasının birliği ile çatışma:
Bahaullah Akdes Kitaplar başında şöyle yazar: “Kim O’nu (Bahaullah’ı) tanımayı başarırsa, bütün iyi şeylere ulaşmış olur ve kim bu bilgiden yoksun kalırsa, sapkın insanlardan biridir.”
(Bahaullah, Akdes s.1)
“Hacı Mirza Ağasi’ye hitaben yazılmış bir mektub’da şöyle yazıyor: Türklerden (Türkçe konuşanlardan) sakının ve uzaklaşın; Türklerden Baban bile olsa mesafeni koru ve onlardan uzak dur. Çünkü O, sizi seviyorsa sizi yiyecek, düşmansa sizi öldürecek .)
Bahaullah’tan Türkçe konuşan halka açık bir hakaret olan bu!!
(Fazel Mazandarani, Asrar al-Asaar, cilt 2, s. 154 Türk kelimesinden sonra)
Bu hüküm, her türlü ulusal, sosyal, siyasi önyargıların terk edilmesi vb. ifadelerle, ciddi bir çatışma içindedir, bu ifadenin Bahaullah kelamındaki varlığı vicdanla ve insan doğasıyla bağdaşmamakta, dinleyenlerin ruhları bunu duyduktan sonra sıkılmaktadır.
Bu konu bazı Bahai metinlerinde o kadar ileri sürülmüştür ki, Bahailiği reddedenlere “çakıl taşları”, “hayvanlar” ve “piçler” denmiştir:
“Arkadaşlarım dünyanın liderleridir!! .
” Aşıklarım Dürr ve cevahirler ve geri kalanlar dünyanın çakıl taşlarıdır (İşraq Haveri, Maedeyi Asumani kitabı, cilt 4, bölüm 7,, s. 353)
Ey Allah aşıkları (=Ey Bahailer), Allah’a ve O’nun ayetlerine inananlara karşı, erdemli bulut olun ve Allah’a ve O’nun emrine inanmayan (=Bahai karşıtları) ve müşriklerden olan o kimse hakkında; Kıyamet ve kesin azap olunuz.
(Bahaullah, Levihler mecmuası, s. 216)
İnsan dünyasının birliği ile çatışma meselesi Bahai liderlerinin diğer beyanlarında o kadar belirgindir ki, bunu Bahai hükümlerinin beyanında bile şahit oluyoruz.
Örnek olarak Bahaullah, bir evi ateşe veren kişinin diri diri yakılmasını emretmiştir! :
” Bir kimse bir evi bilerek ateşe verirse, o zaman kendisini yakaınız (Bahaullah, Kitab Akdes, s. 56; İşrak Haveri, Hudud ve Ahakm ?Gencinesi, s. 297)
“Bilin ki Allah, müşriklerin ve münafıkların Allah aşıklarına buluşmasını haram kılmıştır.”
“Belirtileri ortaya çıkan açıkta kalan ruhlarla sosyalleşmek, konuşmak veya buluşmak caiz değildir, bu benim gökten inişimin hükmüdür, İşraq Haveri, Maide Asümani, cilt) 8, s. 74,
Şevki Efendi ve terd olmak cezası:
Bahai öğretilerine göre, bir Bahai üyesi, çeşitli nedenlerle Bahai teşkilatı ve liderlerinin isteklerine aykırı bir şey yaptığında veya teşkilatın düzenlemeleri dışında hareket ettiğinde veya Bahailik aleyhinde konuştuğunda ve ona karşı çıktığında, o kişi Bahai terden olsa cezasına mahkum olur terd olmak, yani Bahai toplumundan sürülmedir. Bu ceza suçluya iki aşamalı olarak ve kusurun miktarıyla orantılı olarak uygulanır.
İlk aşamaya idari terd olma ve ya dışlama denir; buna göre, dışlanan kişinin Bahai toplantılarına katılma hakkı yoktur ve oy verme ve Bahai grup faaliyetlerine katılma hakkı kendisinden alınır.
Bu ceza ile beraber yine de miras gibi haklara sahiptir ve diğer Bahailer onunla konuşur ve ailesiyle birlikte yaşamaya devam etme hakkına sahiptir. (Şevki, Mübarek Tevkiat, 1945-1952, s. 94)
Çok ağır bir ceza olan ikinci aşamaya Ruhani terd edilmesi denir ve Bahai teşkilatına veya onun liderlerine alenen karşı çıkanlara ayrılmıştır. Bu aşamada hiçbir Bahai’nin suçlu kişiyle konuşma hakkı yoktur. Ona selam vermek bile caiz değildir. Tüm sosyal haklarından mahrumdur, hatta Ona selam vermek bile caiz değildir. Tüm sosyal haklarından mahrumdur ve ailesinin bile onunla iletişim kurma hakkı yoktur. (Aynı yerde; Ishraq Khavari, Maeda Asmani, cilt 8, makale 94, s. 74,Bahaullah’a tecavüz etmesine izin verilmeyen kişilerle sosyalleşmeyle ilgili bölüm; ayrıca Rahiq Makhtoum, cilt 1, s. 70 )