Bahai Tehlikesi Edirne Şehrini Tehdit Ediyor

Edirne Belediye Başkanı Sayın Filiz Gencan Akın

Bahai fırkasının Edirne şehrinde kutsal bir mekanın varlığına ilişkin iddialarına ve Bahai temsilcilerinin sizinle ve meslektaşlarınızla yaptıkları toplantılar ve bu fırkanın toplumsal huzursuzluk yaratma konusundaki eski ve yeni kayıtlarını göz önünde bulundurarak, bu fırkanın oluşumu ve tarihi hakkında bazı kısa bilgileri sizlere duyurmayı görev hissettik.

Bahailiğin kökleri, yaklaşık 200 yıl önce İran’da Ali Muhammed adlı Bab lakaplı bir gencin Mehdilik iddiasına kadar uzanıyor. Başlangıçta kendisini vaat edilen Mehdi’nin temsilcisi ve elçisi olarak tanıtan Bab. kendi müritlerini etrafına toplayarak, Babi öğretilerine dayalı yeni bir hükümetin kurulması yoluyla halkın hazırlanmasını talep etti. Bu nedenle Babiler, İran’ın üç bölgesindeki üç kanlı savaş sırasında hükümet güçleriyle çatıştılar ve birçok masum insanın kanı döküldü. Bir süre sonra Ali Muhammed-i Bab kendisini vaat edilen Mehdi olarak tanıttı. Sonunda Bab savaşta mağlup oldu ve tutuklanarak hapsedildi. Ama yine de müritlerini hapishanenin içinden, isyan ve savaş çıkarmaları için kışkırtıyordu. Esas olarak Ali Muhammed Bab’ın hapishane içinden kışkırtılmasından kaynaklanan isyan ve çatışmalarının devam etmesi üzerine İran’daki Gaçar hükümeti onu idam etmeye karar verdi, ancak Ali Muhammed Bab’ın takipçileri , Rus imparatorluk hükümetinin yardım ve desteğiyle isyan çıkarmaya devam etti. Bunun üzerine Babililer, Nasiriddin Şah Kaaçar’a başarısız bir suikast girişiminde bulundular. Bu suikastın faillerini bulmak için İran hükümeti birçok Babi müritleri tutukladı ve hapse attı. Babi liderlerinin en güçlüsü, kendisine Bahullah lakabı verecek olan Mirza Hossein Ali Nuri vardı. Bahaullah cezadan kurtulmak için tutuklanmadan önce Tahran’daki Rus büyükelçiliğine sığındı ancak sonunda İran askeri güçleri tarafından tutuklanarak cezaevine gönderildi. Ancak Rus büyükelçisi İranlı yetkilileri tehdit ederek Bahullah’ın serbest bırakılmasını talep etti. Sonunda Bahaullah diğer Babi yandaşlarıyla birlikte İran’dan kovuldu ve Osmanlı hükümetinin rızasıyla Bağdat’a sürgüne gönderildi.

Irak’ta Babiler korku ve terör yaratarak İmam Hüseyin’in ziyaretçilerinin eşyalarını çalarak halkı rahatsız ettiler.Bu arada Bahullah’ın Bağdat’ın Necip Paşa bahçesinde kendisini yeni bir peygamber iddia etmesi, kardeşinin muhalefetine ve düşmanlığına neden oldu. İki kardeşten her biri kendilerine mürit topladı. Bu iki grup Irak şehirlerinde kavgaya tutuştular. Kutsal şehirler olan Kerbela ve Necef’te de İmam Hüseyin ve Hazreti Ali’nin ziyaretçilerinin eşyalarını yağmaladılar. Bu felaketlerin açıklaması Bahai Belgelerinde yazılıdır(Bahai dininin birinci yüzyılı kitabı) .Bu Kitaplar yazarı Bahailiğin kurucularından Şevki Efendi’dir. Irak halkının Babillilerin davranışlarından şikayetçi olması üzerine Osmanlı hükümeti onları Filistin’e sürmeye karar verdi. Bunun üzerine her iki grubu da Irak’tan

Türkiye’nin Edirne şehrine, oradan da deniz yoluyla Filistin’in Akka şehrine göndermeye karar verdiler. Edirne’de Babiler artık Bahai ve Ezeli olmak üzere iki gruba ayrılmıştı. Bu iki grup birbirleriyle çatıştılar ve bu kavgada birçok taraf öldürülmüştür. Bu iki isyancı grubu ayırmak ve yerel halkı korumak için Osmanlı hükümeti, Bahaullah’ın takipçileri olan Bahaileri Filistin’deki Akka şehrine ve Yahya Ezel’ın takipçilerini de Kıbrıs’a sürmeye karar verdi. Önemli olan nokta, Bahai toplumunun merkezinin şu anda İsrail’in Hayfa şehrinde olmasıdır. Ve bu fırkanın bütün hareketleri ülkelerde paralel bir hükümet oluşturma yönünde olmasıdır. Dolayısıyla Bahailik bir inanç olmaktan daha çok örgütsel bir yapıya sahiptir ve her Bahai, Bahai Mahfilleri’nin verdiği emirlere uymakla yükümlüdür. Bu Mahfiller, Milli Mahfiller adli ofisin yönetimi altındadırlar ve her ülkedeki Milli Mahfil de İsrail’deki Bahai
merkezlerinin yönetimi altındadır. Bahai kuruluşlarının temsilcileri, Hayfa’da bulunan Bahai Adalet Evi’nin talimatları doğrultusunda ülkelerin resmi organlarıyla buluşuyor ve sosyal hizmetleri yerine
getirmeye hazır olduklarını beyan ediyorlar, hatta ülkelerin yetkililerini İsrail’deki yerlerini ziyaret etmeye davet ediyorlar .Bunun bir örneği Edirne’nin önceki belediye başkanı Recep Gürkan’ın davetiydi. Ne yazık ki Bahai teşkilatlarının amaçları ve mahiyeti bilinmesine rağmen Gürkan Bey’in bu daveti ailesiyle birlikte İsrail’e doğru yola çıktı.